×
×

'YETENEK' DEĞİL 'YARATICILIK'

‘Yaratıcılık’ tamamen yeni fikirler üretmeye ve karmaşık problemleri çözmeye odaklanan bir kavramdır ve bugünün aynı zamanda da geleceğin iş dünyasında çalışanların ve şirketlerin gelişmesi için oldukça kritik bir beceridir. Şunu ifade etmek gerekir ki, bugün şirketlerin birçoğu çalışanların yaratıcı düşünce kabiliyetlerinin artmasını hedeflemek yerine ‘verimlilik’, ‘karlılık’ gibi kısa vadeli amaçlara yöneliyorlar. Bunun uzun vadede, temelleri sağlam bir şekilde gelişmek için oldukça yanlış bir strateji olduğu kanısındayız. Bunun yerine ‘yaratıcılık’ kavramını destekleyen unsurları bünyesinde barındırarak çalışanlarını bu yönde besleyerek zaten uzun vadeli bir ‘verimlilik’ te sağlayabilirler.

Her zaman değindiğimiz gibi günümüz iş dünyası artık son derece genç ve dinamik olan y kuşağı bireylerin hâkimiyetinde. Dahası, teknolojiyle bütünleşik bir şekilde yetişen z kuşağı da bu dünyaya adım atmış durumda. Bu bireyler için artık ‘iş’ kavramı boş, renksiz bir ortamda sabahtan akşama kadar oturup para kazanmanın çok daha ötesinde. Yeni nesil çalışanlar, hangi firmada çalıştıkları ve ne kadar maaş aldıklarından çok nasıl bir çalışma ortamına sahipler, teknolojik açıdan hangi imkânlara erişebiliyorlar ve kimlerle çalışıyor olduklarına daha çok önem veriyorlar. Bu bireyleri ellerinde tutabilmek ve yaratıcılıklarını geliştirecek mekânları ve teknolojiyi sağlamak şirketlerin gelişmeleri adına izleyecekleri başlıca stratejilerinden biri olmalıdır.

‘İnovasyon’ a giden yolda doğru kurgulanmış mekânlar sağlayarak çalışanları birer ‘yaratıcı beyin’ haline getirmek olmazsa olmaz bir gerekliliktir.

‘Yaratıcılık’ kesinlikle bir ‘Eureka!’ anı değildir.*Yaratıcı çalışma, doğru koşulların sağlanmasıyla ortaya çıkan uzun bir süreçtir.

Peki, yaratıcılığı destekleyen çalışma ortamları nasıl olmalı?

Bütün çalışma şekillerinin ve disiplinlerin dinamiğini içerisinde barındıran, bir problemin kaynağını bulmaya ya da bir fikri geliştirmeye yönelik odaklanmayı gerektiren çalışmaların yapılabildiği konsantrasyon alanlarını ve aynı zamanda da ortaya çıkan fikirlerin tartışıldığı ve ekip çalışmalarıyla geliştirildiği iş birliği alanlarını sağlayan ortamlar olmalıdırlar.

‘Yaratıcılık’ yeni bir şeyin ortaya çıkarıldığı kapsamlı bir süreçtir ve tüm çalışmalarımızın odak noktasında yer almalıdır. Bu yüzden çalışmalarımızı yaptığımız mekanlarda oldukça önem kazanmaktadır.

Steelcase 360 dergisinde ‘yaratıcılık’ üzerine yazılan bir makalede değinildiği üzere insanlar işlerinde daha yaratıcı olabilme arzusu taşısalar bile bu insanların çoğu yaratıcı potansiyellerini tam olarak ortaya koyabildiklerine inanmıyorlar. Çözüm ise farklı düşünme sistemleri arasındaki doğru dengeyi bulmakta ve yaratıcı çalışmaların tüm farklı aşamalarını desteklemek için doğru alanlara ve teknolojiye sahip olmaktır.

Steelcase ve Microsoft’un ortak yaptığı bir çalışmada, insanların daha yaratıcı olmalarına yardımcı olacak şeylerin; düşünmek için daha fazla zaman ve kesintisiz bir şekilde odaklanarak yalnız başlarına kalabilecekleri yerler olduğu belirtilmiştir.

Çalışanları ‘Yaratıcılık’ a teşvik etmenin en doğru yollarından bir tanesi de; çalışanların bireysel zaman ve iş birlikçi zaman arasındaki geçiş yeteneğini sağlamaktır.

Geleneksel ofis anlayışı bir kenara bırakılıp iş yerleri, insanların işlerini kolaylaştıracak teknolojiyle desteklenen yaratıcı stüdyolar haline getirilmelidir.

Teknoloji ve Mekân ‘Yaratıcılık’ kavramını geliştirmede nasıl katkı sağlıyor?

Teknoloji tüm bu yaratıcı süreçte fikirleri geliştirmek için oldukça etkili bir araçtır. Doğru kaynaklar sağlandığı takdirde birçok bilgiye ışık hızında ulaşılabilmektedir.

Mekân ve Teknoloji insanların çalışmalarını desteklemek ve onların refahını sağlamak için doğru bir kurguyla bir araya getirilmelidir. Bu kurguyla birlikte insanlar doğru şeylere odaklanmaya eğilimli olurlar ve ortaya çıkan fikirlerin de organizasyon içerisindeki akışı hızlanır.

Bir fikir üretmek, zor problemleri çözmek ve yeni fırsatları değerlendirmek şimdi ve gelecekte ‘inovasyon’ u sağlayan basamaklardır. Tüm bu kabiliyetler ise ‘yaratıcı düşünce’ yi gerektirir. Yaratıcılık işin büyümesi ve üretkenlik için önemli bir bileşendir.

Steelcase 360 dergisinde belirtilen, yaratıcılık davranışlarını ve ihtiyaçlarını destekleyecek 3 temel tasarım ilkesi;

1.Duygusal Bağlantı Yaratmak

Düşünülerek kurgulanmış doğru bir tasarım, fiziksel ve duygusal rahatlık sağlayarak çalışanlara yaratıcı düşünceler için ilham verir.

2.Yaratıcı Güven Ortamı Geliştirmek

Tüm çalışanlar hiyerarşiden bağımsız olarak, karmaşık sorunların üstesinden gelmek için güçlendirilmelidir. Mekanlara, araçlara ve teknolojiye eşit erişim teşvik edilmelidir.

3.Akışkan Bir Ekosistem Yaratmak

Farklı konseptlerde kurgulanan alanlar, bireyleri ve takımları bireysel keşif, sosyal bağlantılar, birlikte yaratma ve değerlendirme anlarında desteklerler. İnsanların nerede ve nasıl çalışacaklarını kendilerinin seçebildiği bir ekosistem yaratmak çok önemlidir.

Açık ofis sistemi kurgulanan çalışma alanları yaratıcılığı destekleyen, hem fikirlerin yalnız başına derin bir konsantrasyon sonucu üretilebileceği, hem de bu fikirlerin diğer insanlarla paylaşılıp tartışılacağı iş birliği alanları ve bu bilgilerin akışını hızlandıran sosyal alanlarla desteklenmelidir.

Herkesin doğuştan gelen yetenekleri vardır. Bu yeteneklerin kilidini açmak temelde insanların potansiyelinin kilidini açmaktır. Yaratıcılık desteklendiği zaman bir alışkanlık haline gelir.

Şirketlerin başarısı ve güçlü bir iş büyümesi, yaratıcı bir şekilde çalışan, derin bir amaç duygusu olan ve kişisel tatmin hissine erişmiş çalışanlarla mümkündür.

Gizem Hatipoğlu

04 Nisan 2018

×