×
×

ÇEVRE DOSTU OFİSLER!

Gerçek bir mimari tasarım, yalnızca estetik olanı yapmak ve fonksiyonel çözümler yaratmakla sınırlı kalmamalıdır. Mimarlar olarak bizlerin öncelikli odak noktaları insan ve çevredir. Tasarladığımız mekânların, insan sağlığını ve psikolojisini olumlu yönde etkileyecek nitelikte olması kadar, doğaya verdiği zararların da yok denilecek seviyeye getirilmesi gerekmektedir. Dünyadaki hızlı nüfus artışı beraberinde hızlı yapılaşmayı getirmektedir. Bilinçsiz yapılaşma doğayı tahrip etmekte ve insan sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir. Yapı sektöründe, yapım aşamasından başlayarak, kullanım ve yıkım aşamalarında büyük bir enerji kullanılmaktadır. Bu yüzden de ‘’sürdürülebilirlik’’ yapı sektörü için çok önemli bir kavramdır. Sahip olduğumuz doğal kaynakların korunması ve gelecek nesillere aktarılması kaygısı, ‘’sürdürülebilir tasarım’’ ve ‘’yeşil bina’’ gibi kavramların mimari alanda son derece revaçta bir trend haline gelmesine neden olmuştur.

Sürdürülebilir tasarımdan bahsederken, tasarımımız, yeniden kullanıma olanak sağlayan malzemelerin kullanılmasından, seçilen ürünlere kadar bunlarla birlikte iç mekânın aydınlatmasından, havalandırma sisteminin nasıl kurgulandığına kadar ele alınmalıdır. Çünkü doğal ışık kullanımı ve iç mekândaki hava kalitesi kullanıcıların sağlığını olumlu yönde etkiler bununla birlikte onların üretkenliklerini artırır. Bundan dolayı mimarlık, binaların çevreye olan etkilerini büyük ölçüde azaltıp, konfor ve yenilikler konusunda adım adım ilerleme sağlayabilen, zengin teknikler, sistemler, teknolojiler ve malzemelerle sürdürülebilir tasarım için en heyecan verici, görünür ve gelişen alanlardan biridir. ‘’Sürdürülebilir tasarım’’ anlayışıyla binalar, mekânlar enerji konusunda kendilerine yetebilirler, kendi havalarını temizleyebilir ve kendi atıklarını mümkün olabildiğince geri dönüştürüp, doğayla dost olup, onun bir parçası haline gelebilirler.

Bakırküre Mimarlık olarak bizim de temel tasarım ilkelerimizin başında ‘’sürdürülebilir mekânlar yaratmak’’ gelmektedir. İster ofis, ister konut ya da otel olsun, temel prensibimiz, mekân kullanıcılarının, kendilerini mutlu hissedecekleri, sağlıklı, doğayla dost alanlar tasarlamaktır. Doğanın gücüne inanıyoruz, tasarımlarımızda doğadan ilham alıyoruz ve onu korumayı, gelecek nesillere aktarmayı kendimize bir borç biliyoruz. Bu yüzden tasarımlarımızı hayata geçirirken kullanacağımız malzemeleri, her türlü donanımı ve bunun yanında sürdürülebilir tasarım ilkelerini çok iyi bir şekilde araştırıyoruz. Edindiğimiz bu bilgiler doğrultusunda, müşterilerimizin ne istediğini de anketler ve yaptığımız workshoplar sayesinde analiz ederek hem kişilere hem de doğaya hitap edebilen mekânlar tasarlıyoruz.

Daha sürdürülebilir mekânlar tasarlamak için her proje özelinde işin en başından başlayarak enerji verimliliğinin hedeflenmesi gerektiğine inanıyoruz. Öncelikle doğru bilgiler ile ilerleyebilmek adına her mekân için geçerli fiziki koşulları göz önünde bulundurarak gerekli analizleri yapıyoruz. Mekânın yönlenmesini, gün ışığının nasıl ve ne derecede kullanılabileceğini, binadaki enerji kontrolünü, varsa akıllı sistemlerin hepsini kalem kalem inceliyoruz.

Bu değerlendirmelerin ardından önceliklerimizi ve neler yapabileceğimizi belirliyoruz; ancak her proje için olmazsa olmazlarımız var. Her yaşam alanını doğal havalandırmanın olabildiğince kullanılmasına imkân sağlayacak ve gün ışığından maksimum derecede faydalanabilecek şekilde tasarlıyoruz. Akıllı ısıtma, soğutma ve havalandırma sistemlerini uyguluyor, eski ve verimsiz ısıtma / soğutma sistemlerini yeni ve verimli cihazlarla değiştiriyoruz. Projemizdeki tüm tesisatın yalıtımını sağlıyoruz. Aydınlatma elemanlarında enerji verimli ampulleri kullanmayı tercih ediyoruz. Bu noktada otomasyonun projelere entegre edilmesi çok önemli bir konu. Kendi kendini kapatabilen ya da “stand-by” alabilen sistemler, hareket sensörleri, gün ışığını algılayan sensörler enerji tüketimini minimum düzeye indirgediğinden bu sistemleri kullanmaya özen gösteriyoruz.

Geri dönüştürülebilir malzemelerin seçilmesine, malzeme bitişlerine, duvar kaplamalarından boya ve sıvanın asgari düzeyde uygulanmasına kadar birçok noktayı göz önünde bulundurarak projelerimizi oluşturuyoruz. Kompozit ahşap, halı, boya gibi malzemelerin "Uçucu Organik Bileşen"lerinin ve karbondioksit salınımlarının düşük olmalarına kadar ürün seçiminde bu kriterleri göz önünde bulunduruyoruz.

Doğru bir mimari tasarım ile bütçede majör artışlar olmadan hem mutlu hem de sürdürülebilir tasarlıyoruz.

Yeşil alanlar, hem binanın hem de insanların sağlıklı bir şekilde nefes almasını sağlar. Bu yüzden hem dış mekândaki peyzaj düzenlemesi için hem de mekânın içindeki yeşil alanlar için tasarım çalışmalarımızı titizlikle gerçekleştiriyoruz. Özellikle iç mekânlarda tasarladığımız,  tasarım felsefemizin vazgeçilmez bir parçası haline gelen dikey bahçeler, içerdeki havanın tazelenmesini sağlamakla birlikte, mekân kullanıcılarının sağlık durumlarını da olumlu yönde etkilemekte ve kendilerini daha iyi ve pozitif hissetmelerini sağlayıp üreticiliklerinin artmasına yardımcı olmaktadır.

Yatay ve dikey olarak yeşillendirilen alanlar, hem binaların termal performansı, hem de kentsel çevre üzerinde yaz, kış önemli bir etkiye sahiptir. Bitkiler bir güneş filtresi işlevi görerek, yapı malzemelerinin ısı radyasyonunun büyük ölçüde absorbe edilmesini sağlar. Dikey bahçeler, sıcak iklimli yerlerde, bina yüzeyinde soğutma potansiyeli sağlayan, soğuk iklimlerde ise cephede bir yalıtım tabakası görevi görerek enerji tasarrufu sağlayan ve ısı kaybını büyük ölçüde engelleyen önemli bir etkendir. (Vertical greening systems and the effect on air flow and temperature on the building envelope, Building and Environmental Journal , 2011)

Özellikle çalışma alanlarını tasarlarken, çalışanların mümkün olduğunca doğal ışıktan faydalanabileceği yerleşimler yapmaya özen gösteriyoruz. İş birliği yaptığımız aydınlatma danışmanlarımızla birlikte doğal ışığı ve doğa dostu yapay aydınlatmayı en efektif şekilde iç mekanlara entegre ediyoruz. Bina içerisinde kurgulanan otomasyon sistemleri ile de gereksiz enerji kullanımını minimize ediyoruz. Tüm bunların yanı sıra insan sağlığını ve psikolojisini olumsuz yönde etkileyen gürültü kirliliğini ortadan kaldırmak için de alanında uzman akustik danışmanlarımızın desteğiyle, gerek bölücü duvarlarda, gerek tavanda ve döşemede her türlü akustik önlemleri alıyoruz. Aynı zamanda açık ofis anlayışımızı destekleyen akustik panellerle de katı duvarlar kullanmadan mekânları işlevlerine göre birbirlerinden ayırıyoruz.

LEED, BREEAM, DGNB ve “Living Building Challenge” gibi ülkemizde ve tüm Dünya’da uygulanan yeşil bina sertifika sistemlerinin ciddi çalışmaları ve yaptırımları var. Bu uygulamalar tüm dünya ile birlikte ülkemizde de ciddi bilinçlenme ve uygulamaları beraberinde getirdi. Bu sertifikaların koşullarını sağlamanın sadece prestijli bir sertifika edinmekten öte karlılık ve sürdürülebilirliği sağlıyor olduğunun farkına varıldı. Bu düzenlemeler de binaların tasarımını, uygulamasını, kullanılışını ve yönetimini etkiledi.

Bu uygulamalar için geliştirilen versiyonlar sürdürülebilirlik ve verimliliği bina, mahalle ve hatta kentsel ölçekte düzenlemeleri sağlıyor. Tasarım aşamasından başlanarak binanın kullanılışına kadar yaptırımları olan bu düzenlemelerin geliştirildikçe bu konudaki bilinç ile birlikte faydalı olduğunu düşünüyoruz.

Sürdürülebilirlik alanında sürdürdüğümüz araştırmalarımızla birlikte teknolojiyi de en efektif şekilde kullanıp sektördeki tüm inovatif gelişmeleri takip ediyoruz. Tüm bu deneyimlerimizi bütünleştirerek, mimari tasarım dilimizi sürekli olarak güncelliyor ve zenginleştiriyoruz.

Gizem Hatipoğlu & Nur Sarıbal

18 Eylül 2017

×